1 Haziran 2016 Çarşamba

Suriyeli çocukların kurşun askeri yok, çünkü onlar “asker”

Sayfa 7

Beş yıldır korkunç bir savaşın sürdüğü Suriye’de 300 binden fazla insan yaşamını yitirdi. Kuşkusuz bu acımasız savaşın en büyük kurbanları küçük çocuklar.
Bu konuda açıklanan sayılar tüyler ürpertiyor. Hem Suriye insan Hakları Gözlemevi’nin hem de UNICEF’in verilerine göre 15 bine yakın çocuk bu savaşta can verdi. Hayatta kalabilen çocuklardan 6 milyonu savaştan olumsuz olarak etkilendi. Annesiz babasız kalan en az 8 bin çocuk tek başlarına komşu ülkelere sığındı. 38 bin çocuk ise ailelerinin sığındıkları ülkelerde dünyaya geldiler. 3 milyon Suriyeli çocuk okula gidemedi, hala gidemiyor. Savaştan etkilenen Suriyeli çocukların sayısı Lübnan’da 500 bin, Türkiye’de 350 bin, Irak’ta 75 bin, Mısır’da 60 bin. Çocuklardan birer nesneymişlercesine rakam olarak söz etmek ne kadar acı verici.
Hayatta kalabilmeyi, şimdilik, başarabilmiş Suriyeli çocukların tüm yaşananlara rağmen, savaş yüzü görmemiş başka coğrafyalardaki akranları gibi oyun oynamaya, oyuncaklara ihtiyacı var. İçinde bulundukları durum ne olursa olsun her çocuk gibi onlar da oyunlar oynama devam ediyorlar hala. Büyüklerin acımasız dünyasında oyuna sığınmak durumundalar. Kendileri için “tasarlanmamış” bir dünyada oyunları sayesinde kendi “dünyalarını” oluşturuyorlar.
“Oyun” tam da bu zaten. Öncelikle büyükleri kopya etmek oyun dedikleri. Büyüklerin yaptıkları, çocuk dünyasında sadece bir görüntüden ibaret. “Gibi” yaptıkları için savaş oyunlarında canları yanmaz, saklambaçta gerçekten kaybolmaz çocuklar. Suriyeli çocuklar için de böyle.
Özellikle erkek çocukların, Eski Yunan ile Roma dönemindeki akranları gibi oyuncak askerleri sevdiğini söylemeye gerek var mı? Bu iki eski medeniyetin çocukları oynayacak oyuncak askerlere sahipti denir. İçine oyuncak askerler doldurulmuş Truva atına benzer bir oyuncak ata rastlanmıştır arkeolojik kazılarda. Çoğu bu kadar eski bir oyuncaktan yoksun Suriyeli çocukların. Ama taklitçi çocuk aklı için sorun mu bu? Kendileri asker olur, öyle oynarlar oyunlarını. Suriyeli çocuklar da böyle yapıyorlar. Korkunç bir savaşın içinde “savaşçılık” oynayan çocuklar bunlar.
 

Gördüğünüz fotoğraflar Suriye’nin şimdi neredeyse tamamen yıkılmış Humus kentinde çekildi. “Savaşçılık” oynarken ölmüş(!) bir askerin tabutunu taşıyorlar sözüm ona. Diğeri daha ürperten bir oyun. Yine “ölmüş” bir askeri gömmece oynuyorlar. Gördükleri her şeyi taklit eden bu yavruların oyun için başka malzemeleri yok. Binlerce akranlarını gelip bulan ölüm, onlar için oyun. Savaşın “oyun” olmadığının farkına asla varamayacaklar, öldükleri anda bile.
 Bunlar, eğer ölmedilerse babalarının eve her gece sağ gelmesini bekleyen çocuklar. Bu oyunu oynadıkları sırada kaçı anne ya da babalarını kaybetti kim bilir. Gerçeklik algısı zaten büyüklerinkinden farklı olan çocukların dibine kadar içinde yaşadıkları savaşı algılamaları böyle oluyor.
IŞİD’in toplu infaz törenleri de bu çocukların “oyunlarından” biri. Kafa kesmece de çok yaygın bir “oyun”. Travmanın dışa vurumu onu bir oyun gerecine dönüştürmek demek ki. Tanık olduklarının kendilerinde yarattığı korkuyu ifade edebilecek, dolayısıyla o korkuyu alt edebilecek donanımı, gücü yok bir çocuğun. Yapabileceği en iyi şey o tanıklığı oyuna dönüştürmek, oyunu da dilediği gibi yönlendirebilmek. O nedenle bütün oyunların sonu mutlu biter. Kafa kesmece oyununun sonunda, “esirler” kafaları kesilmek üzereyken “Suriye askerleri”nce kurtarılıyorlar örneğin. Gerçeklikte bulunamayan “mutlu son”u hayali oyunlarda bulmak bir çocuk icadıdır zaten.
 Savaşta annesini, babasını, kardeşini kaybeden ama kendisi hayatta kalabilen Suriyeli çocuk her şeyden önce bir “psikolojik kurban”. Onu bu durumdan kurtaracak herhangi bir terapi olanağı ülkesinde yok. Başvuracağı tek aktivite oyun. Bunun için oyuncaklara ihtiyacı var.
Bulamadığı için de kendisini “oyuncak” yapmaktan başka çaresi yok.

Mustafa K Erdemol

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder